GELENEK GÖRENEKLERİMİZ

Gelenek ve Görenekler   

 

Keşkek

Keşkek

Fırına Keşkek atma: Ramazan ayı boyunca köylerde ve mahallelerde her gün fırına keşkek atılması âdeti yaşatılmaktadır.Sabah saatlerinde fırına verilen keşkek, iftar saatinden bir saat önce fırından alınır.Pişirme karşılığı fırıncıya odun getirilir, ayrıca Ramazan ayı sonunda bir miktar da ücret ödenir.

 


Hacı uğurlama-hacı karşılama: Geçmiş dönemlerde çok görkemli olan bu törenler, eski ihtişamını kaybetmiş durumdadır.Hacca gidecek olanların eşleri, dostları, yakın akrabaları ve komşuları ellerinde birer hediye ile helalleşmek için hacı evine gelirler.Hacca gidecekler için topluca dualar edilir ve hacılar uğurlanır.Hac’dan dönenler ise yakın çevresi tarafından Hoş geldin ve Allah Kabul etsin dileklerini sunmak için ziyaret edilirler.Gelenlere de Hacca giden kimse; hurma, tespih, tekke, seccade ve benzeri hediyeler verir.

Kaybolan âdetler: Ataerkil ailenin hâkim olduğu, haberleşme vasıtalarının olmadığı veya çok kıt olduğu dönemlerde İlçe merkezinde ve köylerde, Ramazan ayı geldiğinde yakın akraba, komşu, fakir fukara ve zor durumda olanlar iftar yemeğine davet edilir ve sonra topluca camiye gidilerek teravih namazı kılınırdı.Odası olan köylerde, teravi çıkışı odaya gelinir.Sohbet edilir, eğlenilir, ikramda bulunulur ve geç saatlerde sahuru yemek üzere herkes evlerine dağılırdı.

Halk Meteorolojisi: Teknolojinin bu denli gelişmediği dönemlerde, tarımla uğraşan ve geçimini tarımdan sağlayan halkın, geçmişteki deneyimler ve birikimlere bağlı olarak hava tahmin yeteneği vardı.

Ne zaman yağmur yağar? : Hilâlin yönü kıbleden yana olursa, rüzgar kıbleden eserse, batı yönünde bulutlar kararırsa, gök yüzünde çok yıldız olursa yağmur yağar.Gün batımındaki kızıllık, ertesi gün havanın açık olacağının belirtisidir.

Evlilik: Geçmişte görücü usulü gerçekleşen evliliklerin yerini oğlanla kızın tanışarak, anlaşarak evlenmeye karar vermeleri almıştır.Gelişen teknolojiye paralel olarak odaların yerini salonlar, kadın okuyucuların yerini erkekler, defin yerini org ve elektronik enstrümanlar, atın yerini otomobiller almıştır.

Kız İsteme: Evlenmek isteyen oğlan çocuğu babasının ayakkabısının giriş kapısı eşiğine çakarak, yemekte pilav yerken kaşığı pilavın ortasına saplayarak evlenme isteğini anne ve babasına şeklen belirtmiş olur.Artık iş anneye düşmüştür.Düğünde dernekte oğluna uygun kız aramaya başlar.Münasip kız bulduğunda eşine durumu anlatır.Baba izin verdikten sonra, delikanlının fikri alınır.Delikanlı hayır derse başka uygun kız aramaya devam edilir, evet derse girişimler başlar, kızın ailesi ve kendisi hakkında araştırma yapılır, bilgi toplanır.

--Görücü Gitme: Oğlan evi tarafından kız beğenilirse, kız evine bazen haber verilerek, bazen de verilmeden oğlanın annesi, halası, teyzesi gibi yakınları kız görmeye giderler.Kız evi görücü geleceğinden haberdar edilmişse, kız evine çeki düzen verilir, görülecek kız kendini görücüler için hazırlar.İkramları kız yapar.Bu arada görücüye gelenler kızı saçından tırnağına kadar, yürüyüşünü, boyunu posunu hareketlerini pür dikkat gözlemlerler.Bütün gözlerin kızda olması ona utangaçlık ve sıkıntı verir.Görücüler eve döndüklerinde eğer kız beğenilmişse güzelliği, hareketleri ballandıra ballandıra anlatılır.Görücüler görevlerin yapmış, sıra oğlan babasına gelmiştir.Oğlan babası uygun bir yerde ve zamanda kız babasına dünürlüğe geleceklerini ve ne gün gelmeleri gerektiğini söyler.

--İlk Dünürlük: Delikanlının babası, amcaları, yengeleri varsa büyük baba ve annesi hep birlikte büyük bir gizlilik içinde kararlaştırılan günde kız evine giderler buna ‘Dünür veya Dünür gitme’ denir.Kız gelenlerin elini öpmüşse olumlu düşünmektedir.Öpmemişse istemiyor demektir ve dünürlüğe gidenler için hiçte hoş olmayan bir durumdur.Biraz sohbetten sonra dünürlüğe gelenlerden en yaşlı olanı (Dünürcü Başı) kız babasına ‘Hayırlı bir iş için geldik, Allah’ın emriyle, Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz’ der.Kız babası da ‘Nasipse olalım, düşünelim, bizimde soracaklarımız var’ diyerek yanıtlar.

--İkinci Dünürlük: Kız tarafının vereceği cevabı almak için birkaç hafta sonra oğlan tarafı ikinci bir sefer kız evinin yolunu tutar.Kız tarafı gerekli görüşmeleri ve soruşturmaları yapmış ve kızlarını vermeye karar vermişler ise söz kesme günü kararlaştırılır.Kız tarafı kızlarını vermeyecek ise ‘Misafir olarak kapımız her zaman açık, bu iş içinse olmaz, bunun için gelmeyin’ diyerek son sözü söylemiş olurlar.Burada en çok dikkat edilen bir konu vardır.Görücü gidilip söz kesilinceye kadar bu işten kimsenin haberi olmaz.Burada kızın prestiji ve diğer kısmetlerine mani olmama gibi ince bir davranış söz konusudur.Kızın adı çıkarılmaz.

Söz Kesme: Misafirler gelmeden önce her taraf temizlenir, kız en güzel giysilerini giyer ve gelecek olan misafirleri beklerler.Başta imam, evin büyükleri ve kızın akrabaları ile konu komşudan hatırı sayılır kişiler yanlarına aldıkları hediyeler ile birlikte kız evine giderler.Biraz sohbet ve izzeti ikramdan sonra kıza söz yüzüğü takılır.İmam yapılan bu törenin önemini ve dîni yönden açıklamasını yapar, dualar edilir ve sonra gelenler vedalaşarak kız evinden ayrılır.

Nişan: Oğlan ve kız tarafı bir araya gelerek alınacak eşyaları ve kızın isteklerini takı ve takı miktarını tespit ederler.Tespit edilenler alınır.Erkek tarafında ise nişandan birkaç gün önce, evlenecek erkekler dışınıda başta köyün imamı olmak üzere erkek tarafının yakınları , akrabaları, konu komşunun da davet edildiği şerbet içilir.Aynı şekilde kız tarafında da şerbet içilir.Artan şerbet her iki tarafın akrabalarına gönderilir.Genç kızlara kısmetlerinin açılması onlarında evlenmesi niyet ve temennisiyle şerbet içilir.Şerbet içimden birkaç gün sonra nişan gerçekleştirilir ve nişanın yapılacağı davetlilere bir hafta önceden ulaştırılır.Nişan davetiyesi bizzat giderek yapıldığı gibi hâli vakti yerinde olanlar kart dağıtarak ta yapar.İki tarafın arzusuna göre ya nişan köylerde kız evinde, ilçe merkezinde ise ya evde yada tutulan bir salonda yapılır.Sadece kadınlar arasında yapılan nişan töreni için, nişanlık elbiseleri içinde kız odaya veya salona girdiğinde gür sesli bir kadın ‘Allah aşkına maşallah deyiniz nazar değmesin’ diye herkesin duyacağı şekilde bağarır.Törene katılan kadınlar kendi aralarında eğlenirler ve eğlence sona erince ortaya getirilen bir sandalyenin üzerine gelin adayı oturtulur, sıra takı takmaya gelmiştir.Önce nişan yüzüğü arkasından diğer takılar takılır.Ne takıldığını, kimin ne taktığını erkek tarafından gelen bir kadın oradakilere duyurur.Takı takma işleminden sonra gelin adayı orada bulunan büyüklerin ellerini öper, pilav ve baklava yenir ve nişan töreni sona erer.

Artık kız erkek tarafının bir ferdi olmuştur, erkek tarafındaki akrabalar kızı gördükçe hediye verirler, o da onların ellerini öperi saygıda kusur etmez.Damatta ilk gördüğü yerde kayınbabası ve kayınvalidesinin elini öper.Öpmeme gibi bir durum olmaz, olsa bile hiç hoş karşılanmaz ve araya soğukluk girer.

Gelin Daveti: Kız daveti de denilen bu davet düğüne yakın kız akrabalarının yemek için davet etmeleri anlamındadır.Gelinlik çağına girmiş birkaç arkadaşıyla birlikte davetlere icabet eden gelin adayı en az bir hafta boyunca bu ziyaretleri yapar ve tamamlar.Erkeklerin katılmadığı, kadınların yiyip içtikleri, sohbet ettikleri bu davetler bir nevi yakın akrabaya veda ziyaretidir.Çünkü artık o sülâleden ayrılıp başka sülâlenin ferdi olmaktadır.

Gelin Alma: Güvey donanımı sona ermiş ve iş gelin almaya gelmiştir. Gelin almaya gidilecek olan kıyafetler (bindallı ve üçetek) giymiş olan genç kızlara ve kadınlara "Dünüşü" adı verilir. Gelin evine gelindiğinde elti ve görümcelerin yüzlerini "Kıvrak" adlı örtü ile örttükleri görülür. Gelin evinden hediye alınıncaya kadar kıvrak açılmaz.Damat evinden gelenlere karşı gelin odası, damadın babası tarafından bahşiş almak için gelinin erkek kardeşi (dayısı) tarafından kapatılır. Bahşiş alındıktan sonra kapı açılır. Kız tarafına ait küçük çocukların üzerine oturtulduğu çeyiz sandığı arabaya götürülmek üzere dışarıya çıkarılır, küçük çocuklara bahşiş verilerek sandığın üzerinden indirilmeleri sağlanır.

Gelini evden erkek kardeşi veya dayısı çıkarır, gelinin çıkışı sırasında damat tarafından olan kadınlar kapının eşiğinde gelinin kötü huyları varsa gideceği eve götürmemesi için bardak, tabak, kaşık kırarlar. Kapıyı çıkan gelin köyün imamı ve akrabalarını karşısında bulur. akrabalarından biri durumlarına göre beline gümüş kemer veya kuşak bağlar ve hediye verir, bu arada imam dua eder. gelin arabaya bininceye kadar herkes bekler, beklemeyen kız tarafının erkekleridir. Arabanın önüne geçerler, amaçları bahşiş almaktır. Bahşişlerini alınca arabaya yol verirler.

Damat evinde ise, adet olduğu üzere gelin almaya gitmeyen kayınvalide gelini beklemektedir. Gelinin arabadan inerek kapıya kadar yürümesi sırasında bolluk ve bereket getirmesi için kayınvalide buğday atar. Kapıya gelindiğinde ise kapı kapatılır ve gelinin kapalı kapıyı tekme ile açması adettendir.Herhangi bir durumda gelin kapıyı açmakta zorlanırsa erkek kardeşi veya dayısı kapıyı açmakda yardımcı olur. Evde huzurun, geçimin iyi olması için gelinin eline verilen yağı giriş kapısına sürer. Gelin içeri girince gelin kayınvalideden hediyesini isteyen sorusunu sorar. Ne verdin? der. Soruyu beklyen ve cevabını hazırlamış olan kayınvalide oğlumu ve ahırdaki danayı verdim diyerek cevabını verir. Kaynananın eli öpülür ve birlikte oynarlar. gelini sandalyeye oturtur oturtmaz hemen kucağına, çocuğun erkek olması için oğlan çocuğu verirler. Artık duvağın açılması ve türküler eşliğinde oyunların oynanma zamanı gelmiştir. Eğlenilir, yemekler yenilir ve akşam olması beklenir.

Akşam olmuş namaz vakti gelmiştir, köyün imamı yerini alır. Dini nikah kıyılacaktır. Gelini temsilen vekili, damat bulunmuyorsa damadın vekili ve iki şahit huzurunda imam nikanına başlanır. İmam her iki tarafında söyleyecekleri olup olmadığını sorar, sonra "Mehir" tespitine geçilir. Damat ve gelin tarafı mehir için pazarlığa girişir. İmamın ortada yer alması ile birlikte Hadis-i Şerif okunur, nikah ve evlilik üzerine telkinler yapılır,öğütler verilir. İmam Üç Defa .....yı kendine eş aldınmı diye sorar, kıza (vekiline)....yı' koca kabul ettinmi sorusuna ettim yanıtını alınca " Bende akdi nikah eyledim" diyerek imam nikahı törenini bitirmiş olur. Genelde imam nikahı resmi nikahtan sonra yapılmaktadır.

İnanca, geçmiş örf ve adetlere dayalı bazı uygulamalar vardır. Örneğin: İmamın, damadı düşmanları tarafından yapılacak düğüm, çakı kapatma, kilit kapatma gibi işlemlere maruz kalmaması için imamın elinin birini dizinin üzerine koymasıdır. Resmi nikahta damat veya gelinin birbirlerinin ayaklarının üzerine basma yarşıdır. Kim önce basarsa evdeki üstünlü onun olur inancından kaynaklanmaktadır.

Yatsı namazı kılınmış, damat önde, arkasında sağdıcı ve onların arkasında cemaat, ilahilerle ve tekbir getirerek damat evine doğru yol alırlar. Gelen topluluk dualar eşliğinde damadı kapıdan içeri sokar, Pekte rahat giremez tabi damadın arkadaşları sırtına yumruk vurmaya çalışır, yumruk yemeden girebilmişse ne ala. Davetlilere şerbet, damadın arkadaşlarına "Kız azığı" adı verilen tatlı olarak baklava ve yiyecek olarak tavuk ikram edilir. Sağdıcın ayrıcalığı vardırtatlı ve yiyeceklerden iki kat alır ama arkadaşları rahat bırakmazlar elinden almaya çalışırlar, burda önemli olan sağdığın tatlısını ve etini kaptırmamasıdır.

(Kaynak: Başdibek köyünde düğün törenleri - Öğretmen dergisi sayı 2 sayfa 26 Ankara 1986 Adnan CILIZ)

Dünürlük ve söz kesme: Evlilik çağına gelen oğlunu evlendirmek için aile köyde ve çevre köylerde araştırma yapari kendilerine uygun kız bulduklarında kızı istemeye karar verirler. Köyün ileri gelenleri, aile büyükleri kızı istemey karar verirler. Köyün ileri gelenleri, aile büyükleri kız üstemeye " Dünür" giderler İçlerinden birini sözcü seçerler. Kız evinde gidilir sohbet ve ikramdan sonra ziyaretin maksadı açılır ve sözcü kız babasına "Allah'ın emri, Peygamberi'in kavli ile kızınızı oğluma istiyorum" der. Eğer gelenlere ikramda bulunulmuş ise kızın babası razı demektir. İkramda bulunmamış ise gönlü yok vermeye cek anlamındadır. Kız babası razı ise oğlan tarafından düşünmek ve araştırma yapmak için bir süre ister. Uygun görüldüğünde oğlan tarafına gelmeleri için haber gönderilir. Oğlanın babası din görevlisi, aile büyükleri kız evine giderler. Din görevlisi dua eder, kız misafirlerinin elini öper ve söz kesilir. Misafirlere şerbet içirilir yemek ikram edilir Kız tarafı istediği çeyiz ve takıları oğlan tarafına bildirir.

Şerbet İçme: Söz kesiminin ertesi günü komşular akrabalar köy odasına davet edilir ve söz kesimini duyurma anlamına gelen şerbet içme gerçekleştirilir. Köy odasındaki şerbet içme toplantısı bittiğinde oğlan tarafından iki delikanlı bakraca doldurulan şerbeti kız evine götürürler. Şerbeti getirenlere kız babası bahşiş verir. Erkekler köy odasında şerbet içerken kadınlarda kendi aralarında eğlenirler. Bu eğlenceler sırasında damadın annesi gelin adayına takı takar.

Çeyiz Yıkma: Kız tarafının istemiş olduğu eşyalar "Çeyiz" kız evine götürülmeden önce eğlence yapılır. Çeyiz genelde Cuma günü kız evine götürülür. Cuma sabah namazından sonra erkekler oğlan evinde toplanırlar, din görevlisinin yaptığı duadan sonra, dümbelek eşliğinde söylenen ilahiler ile çeyiz kız evine götürülür. Kız evine geldiğinde din görevlisi tekrar dua eder ve sonra çeyiz kız evine yıkılır. Gelen davetliler kız evinde yemek yerler ve sonrada dağılırlar.

Kadınlar ise kız evinde toplanırlar. Kız evine gelenler evliliğin bereket ve bolluk içinde olması için beraberlerinde fasulye, bulgur, keşkek getirirler. Gelen kadın misafirlere yemek ikram edilir, oğlanın annesi ve kardeşleri yemekten sonra çeyiz sandığını açmaya hazırlanırlar. Çeyiz sandığının üzerinde oturan ve kız tarasından olan kadına bahşiş verilerek kalkması sağlanır. Sandık açılır ve içindeki çeyiz eşyaları tek tek orda bulunanlara gösterilir.

Çeyiz içinde gelinin giysileri, oğlan tarafından kız tarafına gönderilen hediyeler, yakınlık derecesine göre erkeklere ayakkabı, gömleki kadınlara elbiselik kumaş, ikişer metre boyunda kesilmiş basmalar, evde yapılmış çörek, helva bulunur. Basma, çörek ve helva akrabalara ve komşulara düğün davetiyesi olarak dağıtılır. Çeyizi takiben 15 gün içinde düğün yapılır.

Kına Gecesi: Kına gecesinden bir gece önce orta yaşlı köy kadınları oğlan evinde toplanarak yemek yerler, yaprak dolması sararlar buna " Sarma Gecesi" adı verilir. Kız ve oğlan evi davetlileri kim davet ettiyse o tarafın evinde toplanılır. Davetliler beraberinde hediye getirir. Kız evinde eğlence devam ederken, oğlan evi kına yakma hazırlığı içindedir. Oğlan evindeki eğlence kız evinde kına yakıldıktan sonra olur. Oğlan tarafının kadın akrabalarının ellerinde meşaleler olduğu halde iki veya üç erkek eşliğinde mani söyleyerek kız evine giderler. Kız evinin kapısı önüne gelindiğinde "Oğlan evi kız evi, Bakkal evi tuz evi, Geri durun kız evi, Geliyor oğlan evi" diyerek geldiklerini belirtirler. İçerde bulunanlar, maniyi duyunca gelini ipekli pullu "Kıvrak" bir örtüye örtüp ayağa kaldırırlar. Kına yakmaya gelenler tabla üzerine otururlar ve beraberinde getirdikleri kınayı gelinin eline yakarlar.

Bu sırada mainler söylenirken gelinin eline parası basılır. Gelinin etrafında hakla olan misafirler tabla ile birlikte birkaç sefer gelini havaya kaldırırlar buna "Helase Çekmek" adı verilir.

Helasa çekimini takiben üzüm ve leblebiden oluşan çerez davetlilere dağıtılır. Def eşliğinde türkü söyleyerek geç saatlere kadar eğlence devam eder. Kına gecesi köy meydanında toplanan damadın arkadaşları ateş yakarak sin sin oynayarak vakit geçirirler.


Gelin Çıkarma: Kınanın yakıldığı ertesi gün oğlan ve kız evi erkenden kalkar. Sabah namazı kılındıktan sonra camide bulunan fes ve cepken din görevlisi tarafından dua okunarak giydirilir. Buna "Güvey donatımı" denir. Damat yanında sağdış olmak üzere ev ev dolaşır, el öper, hediyeler toplar. Sağdıcın evli ve tecrübeli olması gereklidir.

Gelin çıkarmada üç etek, şalvar, cepken ve fes gibi yerel giysileri giymiş kadınlar oğlan evinde toplanırlar. Bu topluluğa "Dünüşü alayı" denir. Din görevlisi eşliğinde dünüşü alayı ve süslü bir at üzerine gelin, gelinin ağabeyisi ve damadın babası gelini ata bindirirler, cami etrafında üç defa dolaşıp dua ettikten sonra oğlan evine gelir. Dua ile attan indirilir. Eline su dolu ibrik verilen gelin, suyu merdivenlere döker ve kendi için ayrılan odaya götürülür. Dünüşü alayı, beraberlerinde gelinin çeyizini, baklava ve helva gibi yiyecekleri beraberlerinde getirirler. Yiyeceklere "Gelin azığı" adı verilir. Kız evinde dünüşü alayına yemek verilir. Geline üç etek ve fes giydirilir.

Duvak: Ertesi günü çeşitli eğlenceler düzenleyerek kadınların 3toplanmasına " Duvak" adı verilir. Def eşliğinde türküler söylenir, oyunlar oynanır. Kadınlar eğlenirken erkekler av silahları ile yarış yaparlar, birinci gelen ödüllendirilir. Öğle namazından sonra gelin damadı eve götürür ve böylece törende sona ermiş olur.

İnançlar: Düğün sonrası üç gün evden çıkılmaz. Bir hafta geçtikten sonra damatla gelin gelinin anne ve babasının elini öpmeye giderler. Gelinin çeyizinde getirdiği hediyeleri bir hafta içinde dağıtması gerekir. gelin göremeye gelenlere baklava ikram edilir. Gelin evde kayınpederinin yanında konuşmaz "Gelinlik eder". Üç gün süreyle iş yapmaz, bereketi süpüreceği inancıyla eline süpürgeyi almaz. Sudaki gizli güçlerin geline zarar vereceği düşüncesiyle gelinin çamaşırları bir müddet yıkanmaz bekletilir. Geline ilk günlerde iş yaptırılmaz, suya gönderilmez. İlk düğünde damat sağdıç olarak çağrılır. Kısmetinin açılmasını isteyen genç kızlar, gelin giden kızın ayakkabısının altına isimlerini yazarlar, silinen ismin evleneceğine inanırlır. Gelinin bekar arkadaşlarının evlenmesi için gelinin arabasının arkasına ip bağlanır. Bahtının açılması için genç kızlar caminin yarısını süpürür. Cuma sala okuyan kişi genç kızın yemenisini minareden sallarsa bahtı açılır.

Ölüm Olayı: Ruhunu teslim eden mefta sağ tarafına yatırılır, çenesi başından bağlanır ve Yasin Suresi okunur. Daha sonra yatağından alınıp sert bir zemine konur, yatağı boşaltılır. Meftanın üzerine beyaz örtğlğ çarşaf serilirken karnı üzerine yıkanmış metal parçası konur. Vefat olayı akşam saatlerinde olmuş ise sabaha kadar dadaki ışık söndürülmezi cenaze uyumadan beklenir.

Cenaze evden çıkmadan önce hane halkı ile helalleştirilir. Teneşir tahtası güzel kokularla tütsülenir. Kefenden yırtılan bir bez parçası üzerine Besmele ve İhlas Suresi yazılarak cenaze yıkandıktan sonra göğsü üzerine konur. Cenaze yıkanırken yanına kimse alınmaz, yıkama suyu fazla ısıtılmaz ve yıkama süresi mümkün olduğunca kısa tutulur. Kefenlenir, kefenin baş ve ayak uçlarına düğüm atılır, bele kefenden yırtılan kuşak parçası bağlanır.

İmamın cenaze namazı kıldırırken orada bulunanlar üç sıra saf tutar. Kabre götürülen cenazenin önüne geçilmez, önünden gidilmez, defne gidenler arkadan cenazeyi takip ederler. Yol boyunca cenaze ile karşılaşanlar ayağa kalkarlar. Tabutu tutmak ve taşımak için herkes çaba gösterir. Tabutu tutan kırk adım taşıdıktan sonra tuttuğu yeri başkasına devreder. Kazılan mezarın içinde su var ise boşaltılmadan defin yapılmaz.

Mezar kazılırken kemik çıkmış ise, kemikler toplanarak ayak etrafına gömülür. Cenazeyi mezara evin büyük oğlu cenazenin yüzü Kıbleye gelecek şekilde yerleştirilir. Mezar bir miktar kapatıldıktan sonra Kur'an- ı Kerim okunmaya başlanır. Gömme sırasında cenazenin yakınları üzerine toprak atar, küek elden ele verilmez. Tamamen kapatıldıktan sonra evden getirilen su mezar üstüne dökülür. Ölen genç ise, ölenin bir dalken, çiçekken, renkken öldüğünü belirtmek için mezarın üzerine çam dalı, çiçek veya renkli bez bırakılır.

Ölümle ilgili bazı adetler ve uygulamalar:
Vefat edenin yatağında bir süre kimse yatmaz.

Cenaze yıkandıktan sonraki artan su cenazenin yıkandığı yere dökülmez. Ölünün elbiseleri yıkanır veya akrabaları ferahlamak için ellerini yüzlerini yıkar, bu suya başka su karıştırılmaz.

Su ısıtıldıktan sonra sönmeye terk edilen odunlardan yanmayan olursa tekrar kullanılmaz ve yakılmaz.

Kefenden parça artmışsa kullanılmaz.

Vefat eden kişinin mezarını akrabaları kazarsa sevap işleyeceğine inanılır.

Cenazenin defni sırasında yağmur yağarsa Allah'ın rahmetinin, kar yağarsa mezara nur yağdığına inanılır.

Cenaze evinde üç gün yemek pişirilmez.

Yedi gün sürekli ışık yanari yedinci gün söndürülür.

Ölümden bir kaç gün sonra komşulara bir tas un dağıtılır.

Kılınmayan namazlar, tutulmayan oruçlar için " Devir çekilir" Devir sırasında ortaya bir miktar para konur ve fakirlere fitre olarak ve deri yapanlara verilir.

Elbiseleri fakirlere verilir.

Ölümün yedinci gecesi pilav, keşkek ve tatlı yapılarak komşulara dağıtılır.

40. ve 52. günleri Kur'an-ı Kerim okutulur, yemek verilir. Seneyi devriyede kurban kesilir, yemek verilir, dualar okunur.

Askerlik: Askere gidecek gençlerin evlerini akrabaları güle güle demek için ziyaret ederi ayrılırkende harçlık yapmazı için para verirler. Yolculuğa çıkmadan bir kaç gün önce askere gidecek kişilere yemek ziyafeti verilir, gençler aralarında eğlenir. Akraba, konu komşu ile helallaşır. Köy halkı cami önünde veya köy meydanında toplanır, imamın duaları ile askere gidenleri davul zurna eşliğinde uğurlarlar.

Halk Oyunları: Halk oyunları kadın ve erkekler tarafından ayrı ayrı oynanır, yani karışık oynanmaz. Kadınlar kendi aralarında, erkekler kendi aralarında oynar. Def çalan bir kadın eşliğinde kadınlar kaşıkla oynar.Erkekler ise davul zurna eşliğinde halay çekerler. Sallama, tek ayak, çift ayak, üç ayak, ekinci gibi oyunlar oynarlar. Ateş etrafında oynanan sin sin ve seyirlik oyunlardan deve oyunu günümüzdede oynanmaktadır. Davul zurna ve def yerini müzik aletleri ve orkestraya bırakırken, saz eşliğinde oynanan oyunlara her zaman rastlamak mümkündür.

Çocuk Oyunları: İp atlama, sek sek, birdir bir, met de denilen çelik çomak, dalya, güvercin taklası, bilye, uzun eşek, uçurtma, kızak kayma, yağ satarım, körebe, top oyunları artık nostaljik olmuş durumda.

Giyim - Kuşam: Geleneksel Kadın Giysileri: Çankırı'da geleneksel kadın giysileri dendi mi hemen akla üç etek ve bindallı gelmektedir. Ilgaz ilçemizde eçmişte giyilen bu giysiler günümüzde özel günlerde imkanları olanlar tarafından giyilmektedir. Üç parçadan oluşan üç etek, salta adı verilen asterlı gömlek, kalınca bir kuşak, kuşak üstünde bele bağlanmış kırmızı çubuklu öğnük, başta taç üstüne örülmüş çember, çember siyah beyaz renkli çeki ve boydan elbise olan bindallı geleneksel kadın kıyafetlerini temsil etmektedir.

Geleneksel Erkek Giysileri: Siyah bezden yapılmış "Zıpka veya zıvka" adı verilen siyah don, kalça kısmı geniş, dizden aşağısı dar ve düğmeli "Süvari pantolonu", ceket ve şapka giyilirdi.

El Sanatları: Geçmişte dokumaları ile ünlü Ilgaz'da böyle bir sanatın var olduğunu artık kitaplardan öğrenmekteyiz. Dokumacılık yanında kilim, heybe, teliz adı verilen kıl çuval, önlük köylerde bile dokunurdu. Marangozluk, demircilik, bakır işleri, kalaycılık, semercilik, nalbanmtlık, taş işçiliği, terzilik gibi zanaartlardan sadece bir kaçı yaşama şansını bulmuş ve onlarda unutulmaya yüz tutmuş durumdadır.

Yemek Kültürü: Ilgaz mutfağı içinde; Pıhtı, perişka, tirit, uğut, ahlat dövmesi, keşkek, iri tarhana, yarma, çorbalardan sütlü, yayla, domates, mercimek ve pirinç çorbaları, pilav, güveç, kuru fasülye, nohut, sebze yemekleri bilinen belli başlı yemeklerdir.

Sofra Adabı: Her ne kadar günümüzde birikte ve masada yemek yaygınlaşmış ise de, geçmişin sofra adabını anımsamak gerek. Ataerkil aile tipinde yemek sofrasında erkek ve kadın ayrı ayrı yerdi. Yaygı üstüne sini ve tabla konulur önce çorba en sonda tatlı yenirdi. Evde misafir varsa çocuklar sofraya oturtulmaz, yemeğe büyük başlar, yemek sonunda "Şükür duası" edilirdi.

SAAT
 
HABERLER(SON DAKİKA)
 
ÇANKIRI HAVA DURUMU
 
sinemada ne var ?
 
 
Bugün 4 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol